Gelecek Hukukta Bizi Neler Bekliyor?
- Hiza Dergisi Editörü
- 31 May 2022
- 4 dakikada okunur
Numan EM
İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi
Sürekli gelişen ve sürekli kendini yenileyen bir gezegen üzerinde varlığımızı sürdürmekteyiz. Bu gelişim ve yenilenmenin birinci yaratıcısının insanoğlu olduğu net ve aşikardır. Yaratıcının insanoğlu olması sebebiyle gelişen konular, çoğunlukla insanı odak noktasına yerleştiren veya birebir insanı ilgilendiren konulardır. Bu gelişimin insanoğlunu ilgilendiren konulara yaptığı etkiyi tek tek saymakla yetinemeyeceğimiz gibi yokmuş gibi davranmakta artık mümkün değildir. Ekonomiden sağlığa, sağlıktan hukuka, hukuktan psikolojiye, adını bilmediğimiz veya üzerinde bir fikir sahibi olmadığımız dallar üzerinde bile çok büyük bir gelişim söz konusudur. Bu gelişimin birden fazla sebebe dayandırılmasından ziyade tarafımca sadece bir kavram ile açığa kavuşabilecek durumda olduğunda inananlardanım. Bence yukarıda bahsettiğimiz alanların; insan sayesinde değer kazanan veya insanı ilgilendiren konuların gelişiminde en büyük etken bilimdir. Bilim diyorum çünkü bilimin önemi ve etkisi tartışılmayacak kadar büyük bir kavramdır. Zaten ne diyordu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk; “Dünya'da her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit bilimdir, fendir. Bilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalâlettir.”
Bilimin gelişimi ise geçmişten geleceğe kümülatif olarak kendini yol çizmesiyle alakalıdır. Gelişim ve yenilikten bahsetmek için önce geçmiş ve gelecek arasındaki bağlantıyı iyi kurmak gerekir. Geçmiş ve gelecek kavramlarını soyut delillerle anlatabilmek mümkündür. Geçmişi ya da geleceği bir başlangıca, sona tabi tutamadığımız için kelimelerin manasını sonsuzlukla açıklamak yerindedir. Sonsuz bir geçmiş ve sonsuz gelecek. Aynı zamanda bu iki kavram birbirlerine tamamen zıt olma özelliğine rağmen iç içe geçmiş bir zincir gibi aralarında ayrılmaz bir bağ mevcuttur. Bu bağa ek olarak “insan” kavramını da ekleyebiliriz. Bu ekleme sonucunda ise karşımıza “Geçmiş ve Gelecek Arasında İnsan” diye bir konu çıkmakta. Geçmiş ve gelecek kavramlarının tanımı hakkında az çok bir bilgiye sahibiz. Peki insan nedir? Felsefe insanın ne olduğunu sadece “insan nedir?” sorusuyla çözmek yerine insanı ilgilendiren konular üzerinden de çözmeye çalışmıştır. Okuduğum bir yazı da şu cümleler geçiyordu; Felsefe tarihinde insanın ne olduğu üzerine neredeyse her dönem yazılmış metinler bulabiliriz. Ne var ki, bu metinlerde ana soru her zaman “insan nedir?” sorusu değildir. Bu yüzden kimi zaman doğrudan “insan nedir?” diye sorulmamış, başka sorunlar ya da konular ele alınırken zorunlu olarak insan hakkında görüşler öne sürülmüştür. Sözgelişi Platon “insan nedir?” sorusunu “adalet nedir?” sorusu bağlamında, Aristoteles ise siyaset sorunları bağlamında ele almıştır. Bu yüzden her iki filozofta “insan nedir?” sorusu temel soru olarak görülemez.
“Adalet nedir” işte bizim konumuzda tam olarak burada başlıyor. Adaleti araştırmak insanın ne olduğunu öğrenmek ise bizde bu sayede geçmişte olan adaletin ya da hukukun gelecekte nasıl karşımıza çıkacağını araştıracağız. Gelecek hukukta bizi neler bekliyor? Bugünün değişmesi sebebiyle gelecekte yaşanılacak olaylar üzerine çoğu hukuk sisteminde birtakım değişikliğe veya tartışmalara sebep oldu. Örneğin geçmişte olmayıp günümüzde ortaya çıkan dijital miras kavramı ortaya çıktı. Kişilere ait sosyal medya hesaplarının ticari değer taşıyabilmesi sebebiyle özel hayat dair pek çok veri barındıran bu tür hesapların son yıllarda mirasçıya intikali tartışma söz konusu olmuştur. Türkiye’de bu tür gelişmeler net bir şekilde çözüme kavuşmasa da belirli çerçevede düzenlemeler yapılmıştır. Mesela önceki yıllarda pek de ihtiyaç olmayan yeni bir Kanun, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 07.04.2016 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunlar üzerinde ki bu kısıtlı değişiklik hukuka yeni bir alan yaratmakta, yeni hukuk dalları ortaya çıkarmaktadır.
Bunlardan birkaç tanesini ve bizi yakından ilgilendirenleri şu şekilde sıralayabiliriz;
Uzay hukuku; dış uzayın keşfi ile 1957 yılında uzaya ilk uydunun yollanması ile başladı. Daha sonra ülkeler arasında bir yarış başladı. Bunun örneğini SSCB ve ABD arasında görebiliyoruz. Uzay yarışı adı verilen bu dönemin başlamasıyla bu yarışı hukuk konusuna adil bir şekilde indirgemek için Birleşmiş Milletler tarafından 1959'da kalıcı Dış Mekan Komitesi kuruldu. Bu komitenin kurulmasıyla uzayda daha barışçıl bir keşif yapılması öngörüldü. 1967’de Uzay Uzlaşması Antlaşması Birleşmiş Milletler' de 63 katılımcı tarafından onaylandı. Bu anlaşma, uluslararası alan davranışına ilişkin daha önceki tüm kuralları yeniden onayladı. Ayrıca, uzayda ve göksel cisimlerde kitle imha silahlarının konuşlandırılması gibi bazı askeri faaliyetleri yasakladı; her eyaletin uzay mermileri ve bileşenleri için sahipliğini ve sorumluluğunu belirledi; alan ve karasal alanların korunmasına ortak katılım çağrısında bulundu. Uzay yarışında eşitliği sağlamak için imzalanan antlaşmalarının maddelerinden birkaç örnek ile bu hukuk dalının neden yaratıldığını anlamak daha kolay olacaktır.
-Uzay, ayrımcılık yapmadan tüm milletler tarafından keşif ve kullanım için serbest ve ücretsizdir.
-Uzay faaliyetleri Temel Uluslararası Hukuk İlkelerine uygun olarak yürütülmelidir.
-Gök cisimleri dahil dış uzayın hiçbir parçası ulusal tahsise tabi değildir.
Bu ve bunun gibi maddelerin amacı yukarıda belirttiğimiz gibi tüm ulusların uzay üzerinde ortak ve eşit şekilde faydalanabilmesidir
Robot hukuku: Teknolojinin gelişimi ile robotların günlük hayatımızda ulaştığı yerler git gide artmaktadır. Annelerimizin çok önem verdikleri o mutfak robotları, insan sayesinde kendisini geliştirerek akıl almaz bir biçimde gelişime uğradı ve artık hayatımız her alanına dahil olmaya başladı. Terim anlam olarak robot, belirli bir işi yerine getirmek için manyetizma ile kendisine çeşitli işler yaptırılabilen otomatik araçtır. Bir diğer tanıma göre ise, mekanik sistemleri ve bunlarla ilişkili kontrol ve algılama sistemleri ile bilgisayar algoritmalarına bağlı olarak akıllı davranan makinelerdir. Robotlar, emek sektörü, hizmet sınıfı, askeri ve güvenlik, araştırma ve eğitim, eğlence, tıp ve sağlık, kişisel bakım, ev içinde hasta, yaşlı ve çocuk bakımında ve diğer alanlarda toplumun geniş yelpazesindeki yerini almıştır. Robot kullanımının işgücü, zaman ve masraftan kurtarıcı yönü kuşkusuz olmakla birlikte beraberinde hukuki problemler de gündeme gelecektir. Örneğin mahremiyet, gizlilik ve güvenlik gibi konularda ileride robotların bu tür insan haklarını işgal edilebileceği düşünülmektedir. Bunun dışında başlarda insan gücü ve etkileşimi ile çalışan robotlar günümüzde kendi fiillerini tek başına ve insana belli bir noktadan sonra ihtiyaç duymadan hareket edebilmektedir. Hukukun robotlar üzerine bir sorunu da burada başlayacaktır. Zira robotların hukuki işlem veya haksız fiil yapması durumunda kime ne tür ceza uygulanacaktır? Anayasanın, insan hak ve özgürlüklerini güvence altına aldığı nettir. Peki ilerde robotların tamamen yapay zekaya kavuşmasıyla robotların hak ve özgürlüklerinden bahsedilebilecek midir? Fikri mülkiyet hakları bakımından ve etik açıdan robotlar ne tür hakka sahip olacaklar? Hukukun geleceği açısından çok büyük önem arz eden robot hukuku önemi ve şartı git gide artmaktadır. Zira yaşanan tüm hızlı gelişmelere rağmen, bu durumun ortaya çıkarabileceği sosyal, etik ve hukuksal sorunlara dair yeterli düzenlemeler bulunmamaktadır. Bu sorunlar karşısında Amerika Birleşik Devletleri ilk tartışmayı yapmıştır. İlk defa 1979 yılında Michigan’da görülen bir davada jüri, bir robot tarafından öldürülen kişinin ailesine 10 milyon Amerikan Doları ödenmesi yönünde görüş belirtmiştir. Avrupa Birliği’nde ise Robot ve Robotik Etiği Rehberi hazırlanmıştır. Yine Avrupa Birliğinde EURON (Avrupa Robotik Araştırma Ağı) kurulmuştur. Kısacası bilmemiz gereken şudur; yapay zekanın gelişimi ile artan robotların ileride hayatımızda büyük bir yer kaplayacağından güncel hukuk kuralları için ayrı bir düzenleme yapılması kaçınılmaz olacaktır.
KAYNAKÇA:
-dergipark.org.tr/ Yrd. Doç. Dr. Armağan Ebru Bozkurt YÜKSEL– Robot Hukuku
- "Bir Sorum Var: Bu, Robot Hukuku Dedikleri Nedir Yahu?". Hukuk & Robotik.
- dergipark.org.tr/ Doç. Dr. Ayşe Nur TÜTÜNCÜ- Uzay Hukuku
-Uzay Hukuku ve Politikası- Yavuz TÜĞEN
-Uluslararası Uzay Hukuku- Av. Arb. Birsel MUT
- dergipark.org.tr/ Geçmiş ve Gelecek Arasında İnsan-Yavuz KILIÇ
Yorumlar