top of page

İnternet Üzerinden Yapılan Satışlarda Tüketicinin Korunması

Dr. Öğr. Üyesi Ayşen ÇİLENTİ KONURALP

Kırklareli Üniversitesi Hukuk Fakültesi


Tüketicinin korunması düşüncesi, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra yaşanan ekonomik gelişmeler ile ivme kazanmış, günümüzde ulusal ve uluslararası düzenlemeler ile güvenceye kavuşmuştur. 1995 yılında yürürlüğe giren Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Türk Hukukunda bu hususta yapılan ilk ayrıntılı düzenlemedir. Günümüzde yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) ise 2014 yılında yürürlüğe girmiştir. TKHK, piyasada bir satıcı veya sağlayıcı ile tüketici işlemi yapan tüketiciyi koruyan pek çok hüküm içermektedir. Kanun, tüketici, satıcı, sağlayıcı, tüketici işlemi gibi tanımları oldukça geniş tutmakta, sözleşme türlerinin tümünü tüketici işlemi kapsamında kabul etmekte, bu sayede piyasa aktörleri ile sözleşme ilişkisine giren tüketiciyi en geniş biçimde korumayı amaçlamaktadır.


TKHK tüketicinin haksız şartlara, ayıplı mal ve hizmetlere karşı, ayrıca taksitli satışlar, konut kredileri, abonelik sözleşmeleri gibi özel tüketici işlemi türlerinde korunmasını özel olarak düzenlemiştir. TKHK’nın düzenlediği özel koruma alanlarından biri de mesafeli sözleşmelerdir. TKHK md. 48/1 hükmüne göre: “Mesafeli sözleşme, satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dâhil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelerdir.” Bu türden sözleşmelerin günümüzdeki en yaygın örnekleri, internet üzerinden kurulan sözleşmelerdir. Özellikle de fiyat uygunluğu nedeniyle tüketiciler tarafından tercih edilen “internet alışverişi”, mesafeli satım sözleşmelerinin gittikçe yaygınlaşan bir uygulama alanı olmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan, ürünü klasik mağaza alışverişi ile değil de internet üzerinden almayı tercih eden tüketici, ürünün görme ve deneme imkanına sahip olmamakta, bu nedenle sözleşmeyi kurmadan önce iletişim araçları ile edindiği bilgiyle yetinmek zorunda kalmaktadır. Üstelik internet siteleri aracılığıyla yapılan satış sözleşmeleri, tüketicinin adeta tek bir tıklama yapması ile kurulmakta, bu da tüketicinin yeterince düşünmeden bedeli ödeme borcu altına girmesine neden olmaktadır. Bu durum, tüketicinin piyasada zarara uğraması rizikosunu arttırır. Bu nedenlerle kanun koyucu, mesafeli sözleşmelerde tüketiciyi özel olarak koruyan hükümler getirmiştir.


Bu koruma araçlarından ilki, tüketiciyi bilgilendirme yükümlülüğüdür. TKHK md. 48/2 gereği, satıcı siparişi onaylaması halinde bedel ödeme yükümlülüğü altına gireceği yönünde tüketiciyi açıkça bilgilendirmekle yükümlüdür. Benzer biçimde Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği (Yönetmelik) md. 5 gereği, satıcı tüketiciyi malın nitelikleri, fiyatı, ifa bilgileri ve tüketicinin üstleneceği diğer ek yükümlülükler konusunda bilgilendirmekle yükümlüdür.


Tüketicinin korunması için getirilmiş en önemli araç ise kanımızca tüketiciye bahşedilmiş olan cayma hakkıdır. TKHK md. 48/4 ve Yönetmelik md. 9 gereği, internet aracılığıyla mal satın alan tüketici hiçbir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin on dört gün içerisinde cayma hakkını kullanarak satım ilişkisini bozabilecektir. Üstelik tüketici cayma hakkı konusunda gerektiği gibi bilgilendirilmezse, cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süre ile bağlı değildir. Yalnızca, her halükârda cayma hakkı süresi, on dört günlük sürenin bitiminden itibaren bir yıl geçmesiyle sona erecektir. Bu bilgilendirme yükümlülüğü, genellikle satış sözleşmesinin onaylanması için açılan internet sayfasında cayma hakkı bilgilendirme notu olarak yer almakta, satış sözleşmesi de tüketicinin bu notta yer alan “okudum ve anladım” seçeneğini işaretlemesi ile kullanılmaktadır.


Yönetmelik md. 9/2 gereği, tüketici sözleşmenin kurulması anından başlayarak cayma hakkını kullanabilir. Dolayısıyla ürünün kendisine teslim edilmesini beklemek zorunda değildir. On dört günlük süre ise malın tüketiciye veya tüketicinin gösterdiği üçüncü kişiye teslimi ile başlar. Yönetmelik md. 11/2 gereği, tüketici cayma hakkını bir şekle bağlı olmaksızın kullanabilir. Cayma hakkının kullanılması için genellikle internet sitelerinin sipariş bölümlerinde ilgili sipariş için oluşturulmuş olan “iptal/iade” butonları kullanılmaktadır.


Yönetmelik md. 12 gereği, satıcı tüketiciye tüm ödemeyi on dört gün içinde iade etmekle yükümlüdür. Üstelik satıcı bu iadeyi tüketicinin kullandığı ödeme biçimine uygun olarak ve tek seferde yapmak zorundadır. Tüketici internet satışlarında genellikle kredi kartı ile ödeme yaptığı için, iade kredi kartına yapılmaktadır. Tüketiciye bedel iadesinin sadece hediye çeki veya belli bir internet sitesinde kullanılacak puan şekilde yapılacağı yönündeki sözleşme hükümleri ise geçersizdir. Cayma hakkını kullanan tüketici de malı on gün içerisinde satıcıya göndermekle yükümlüdür. Fakat tüketici iadenin yarattığı taşıma masraflarından sorumlu tutulamaz. Dolayısıyla satıcı iadeden kaynaklanan taşıma ücretine katlanmakla yükümlüdür.


Tüketici cayma hakkını kullandığı vakit, sözleşmeyi sona erdirmek nedeniyle bir cezai şart veya cayma bedeli ödememektedir, fakat cayma hakkını kullanana dek malı mutat kullanımı aşan biçimde kullanmışsa, malda bu nedenle meydana gelen bozulmaları ve değişimleri tazmin etmekle yükümlüdür. Bu durumda tüketici yine cayma hakkını kullanabilecek, fakat iade olarak alabileceği bedel, mutat kullanımın aşılması dolayısıyla ortaya çıkan değer azalması oranında indirilecektir. Bu nedenle, internet satıcılarının sim kart takılan telefonun veya program yüklenen diz üstü bilgisayarın iade edilemeyeceği yönündeki beyanları hukuken sonuç doğurmaz. Tüketici bu ürünler bakımından da cayma hakkını kullanabilmekle beraber, ürünlerde meydana gelen değişim veya bozulmayı tazmin etmekle yükümlüdür. Mutat kullanım, malın mağazadan alınması durumunda yapılabilecek inceleme ve deneme ile sınırlı bir kullanımı ifade eder. Zira mesafeli satım tecrübe ve muayene şartıyla satım olmadığı gibi, tüketiciye malı bir süre ücretsiz kullanıp iade etme yetkisi veren bir sözleşmeyi de ifade etmez. Bu anlamda cayma hakkı, tüketicinin malı görmeden ve denemeden almış olmasının rizikosunu gidermeyi amaçlar.


Yönetmelik md. 15 hükmü cayma hakkını kullanılamayacağı bazı durumları özel olarak düzenlemiştir. Bunların içinde internet ortamında tüketici işlemlerine en çok konu olan mallardan çabuk bozulabilen mallar, ambalajı açıldığı için iadesi hijyen ve sağlık bakımından uygun olmayan mallar, ambalajı açılmış kitap, dijital içerik ve bilgisayar sarf malzemeleri ile gayri maddi mallar (bilgisayar programı, oyun gibi) mevcuttur. Fakat istisna kapsamına girmeyen bir üründe cayma hakkının kullanılamayacağı yönündeki sözleşme hükümleri veya satıcının bu yöndeki tek taraflı beyanları hüküm ifade etmez. Bu nedenle satıcıların kanuni düzenlemelere dayanmaksızın cayma hakkının kullanılamayacağını ifade eden, cayma hakkının kullanılmasını zorlaştıran, örneğin cayma hakkının kullanım süresini kısaltan veya cayma hakkının kullanılmasını bir cezai şarta bağlayan beyanları hukuken sonuç doğurmaz. Zira TKHK’nın cayma hakkına ilişkin tüketiciyi koruyan bu hükümleri tüketici aleyhine değiştirilemez.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
HAYVAN HAKLARININ ANAYASADAKİ YERİ

HAYVAN HAKLARININ ANAYASALARDA DÜZENLENMESİ Hayvan hakları geçmişten günümüze sürekli değişmekle beraber günümüze gelinceye dek de...

 
 
 

Comments


9_1.png

İstanbul Aydın Üniversitesi Florya Yerleşkesi, T blok, -3. Kat, Hukuk Kulübü odası

© 2023 by Istanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Kulübü

bottom of page